Ne okuyoruz? Ne algılıyoruz? Zanlarla yaşıyoruz!

Mart ayının sonunda, kendime “Ben zamanı” yarattım ve bir yolculuğa çıktım. Soluğu Los Angeles’ta aldım. Bu yolculuk; bana uzun zamandır merak ettiğim Peru ve Brezilya topraklarının kapılarını da açtı. Peru, Brezilya deneyimlerimi ve farkındalıklarımı yeni kitabıma ekleyeceğim, merak etmeyin 🙂

Yolculuk öncesi yaşadığım yoğun süreci, tüm duygularımla, samimiyetle, gönlüme gelen sözlerle İstanbul’dayken, henüz havaalanındayken paylaşmış, sizlerle biraz dertleşmiştim. Hatırlarsınız…

Bu yazımı okumayanlar, merak edenler, linkten bakabilirler.

Hayat anda ve akışta AŞKla…
https://www.facebook.com/akinhande/posts/10155077955747246

Sevgili dostlar şimdilik hoşçakalın🙋🏻 Hayat anda ve akışta AŞKla💞 5 Şubat'ta, 40 yaşımı büyük heyecan ve keyifle #hayatımhikaye gösterimle birlikte kutlamanın ardından zannettimki kişisel gelişme dair sahne gösterilerim, her zaman kapalı gişe olacak. İlk gösteride salon dolup taşarken 19 Şubat'taki ikinci gösteride 100 kişilik salonda sadece 30 kişi vardı ve çoğu davetliydi. Neticede birşeyler akmıyordu. Her Pazartesi ve Cuma Geveze Show'da bizi dinleyenler çok faydalandıklarını, konuşmalarımızdan pek çok farkındalık kazandıklarını, çok iyi hissettiklerini belirten harika mesajlar yazıp teşekkür ediyordu. Gel görki seminerlerime katılım sayısı düşmüş, bireysel seans sayısı azalmıştı. Yaşadığım duruma; ülkenin gündemiydi, ekonomik krizdi diye pek çok bahane bulmak mümkündü. Ancak; bahaneler sadece zihnimizin yanılgıları… Hakikat başka birşey… 21 Şubat'ta ihvan kardeşimin ani vefatı da beni epey etkiledi. Hayata dair pek çok sorgulamayla birlikte derinlere gömülü duygularım, endişelerim mayın tarlasındaki bombalar gibi arka arka patlıyordu ve beni oldukça sarsıyordu. Merkezimde kalmak, içsel dengemi korumakta o kadar zorlanıyordum ki… Her işte bir hayır vardı, ama buna teslim olmak zorluyordu. Yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgide nasıl gidip geliniyormuş anladım. Bütün bunlara ek olarak Arnavutköy'in çok keyifli, güzel yerinde 2,5 yıldır oturduğum evimin de zamlanan kirasını ödemekte zorlanıyordum. Hayat her yerden sıkıştırıyordu. Ama en güçlü hissim; üniversiten beri tek başına yaşamanın ve kendi sorumluluğumu taşımamın yorgunluğuydu. Uzun süredir bir ilişkimin olmayışı da zor gibi görünen deneyimleri, birlikte elele aşabilmenin rahatlığından, keyfinden yoksun bırakıyordu. Kısacası; epey sıkıntılı ve sıkışık günler geçti dostlar… Hepimizin hayatında olduğu gibi… Hem ihvan kardeşim hem de kendim için hayatımda hiç etmediğim kadar dua ettim. Binlerce dua… Ve bir sabah karar verme mekanizmam hiç çalışmıyorken benim için çok özel bir insanın ilgisi, desteği en önemlisi sevgisi kapımdan içeri girdi. Onunla içinde bulunduğum duruma ilişkin yaptığımız konuşmalar, ailemin sevgisi, dostlarımın ilgisi ve yaşamıma ışık tutan, gönlümü aşkla coşturan hakikat

A post shared by Hande Akın (@handeakinbenzamani) on

 

Yurda döndüğümün ertesi günü ayağımın tozuyla, Amerika’ya gitmeden çok önce, olacağı belli olan, katılma niyeti koyduğum zihin&beden&ruh festivalindeki seminerlerime katıldım. Orada karşılaştığım arkadaşlarım ve başka pek çok kişi beni görünce biraz şaşırdı. Çünkü yazımdan temelli gittiğimi algılamışlardı. Yazımdan dolayı farklı algılamaların olması bana çok kıymetli şeyler fark ettirdi. Bunun için minnettarım🙏

 

Birincisi yazılarım, paylaşımlarımların çok okunuyormuş😊çok memnun oldum, teşekkür ederim.

 

İkincisi ne yazarsak yazalım, kendimizi nasıl ifade edersek edelim kişinin algı filtresinde neler varsa ona göre algılanıyoruz. Yazımdan Amerika’ya göç ettiğim, mesleğimi, yaptığım işi bıraktığım, herşeyi bıraktığım gibi bir sonuç çıkarılmış. Daha doğrusu zannedilmiş! Üstelik yazımda; bir aydan biraz fazla süre sonra döneceğimi belirtmeme ve festivalde görüşürüz dememe rağmen…

 

Üçüncüsü her söz; madde yani enerji… Bir frekansı ve titreşimi var. Ağzımızdan çıkan sözler, yazdıklarımız, kendimizi ifade ettiğimiz her yol dinleyenin, okuyanın frekansına, titreşimine, ruh haline, içinde bulunduğu duruma, duygularına, korkularına, düşünce kalıplarına göre farklı algılanabiliyor. Bulunduğumuz enerji alanında ne varsa algılamamıza etki ediyor. Mart sonunda, gündemde çok yoğun olarak referandum vardı. Yurtdışında yaşama isteğinde olan kişiler çoktu.

 

Dördüncüsü yazdıklarımızın, söylediklerimizin de bir enerjisi var. Farkında olmasanız dahi bilinçaltınızdan yansıyan duyguların, düşüncelerinizin enerji karşı tarafa ulaşıyor. Yani iki durumda mevcut. Hem zihnimizin kıyaslamasına göre algılıyoruz hem de söz yazı sahibinin frekansını hissediyor ve algılıyoruz.

 

Neyse; arkadaşlar fark ettim ki biraz zanlar üzerine kurulu bir hayat yaşıyoruz. Pek çok şeye anlamlar yüklüyoruz. Yüklediğimiz anlamı da doğru kabul ediyoruz. Zihnimiz herşeyi etiketliyor, yorumluyor. Halbuki hakikat çok farklı olabiliyor.

 

Bu arada çok yakın ve eski dostlarımdan, bana çok kıymet verdikleri ve hiçbir zarar görmemi istemediklerinden dolayı; hassasiyetle, “Neden bu kadar özelini paylaştın? İnsanların bilmesine gerek yoktu, yaptığın işe zararı oldu. Bindiğin dalı kestin.” vb. Yorumlar oldu.

Hiç böyle düşünmemiştim. Gerçekten böyle mi oldu? Merak ettim. Okuyanlar ne hissetti? Siz de neler tetiklendi? Paylaşmak isteyen olursa sevinirim😊

 

Tecrübe ettimki kırılganlığımızı samimiyetle ifade ettiğimizde insanların kalbine dokunuyoruz. Yazımı okuyan, okuduklarından etkilenen ve benimle tanışmak, çalışmak isteyen çok güzel insanlar oldu. Hatta bazıları Los Angeles’ta geldi, beni buldu.

Bu yazıyı yazarken linkteki videoyu hatırladım. Paylaşmak istedim.

Kırılganlığın gücü

Kısacası; kalbinizi açtığınızda, kırılganlığın gücü hiç ummadığınız bir etki yaratıyor.

 

Sözlerimi pek çok ülke gezip gördükten sonra şöyle tamamlamak istiyorum. Her zaman güzel ülkemi çok sevdim ve çok şükrettim. Bu toprakların güzelliği ve manevi zenginliği her zaman gönlümü coşturdu. Çocukluğum, gençliğim, anılarım, ailem, dostlarım ve sizler buradasınız. Çoğu şey değişiyor, alıştıklarımız farklılaşıyor olsa da bu topraklar sevgiyle mayalanmış, birlik bilinciyle yoğrulmuş. Kurtuluş Savaşı bunun ilk aklıma gelen örneği… Nice evliyalar bu topraklarda… Hz. Mevlana, Hz. Şems, Yunus Emre, Hacı Bayram Veli, Hacı Bektaş Veli ve daha niceleri… Bu yüce gönülleri nasıl tanıyoruz? Amerika’da pek çok yerde RUMİ’nin kitapları satılıyor. Avrupa, Amerika sahip olduğumuz manevi güzelliğe, zenginliğe sahip çıkıyor. Burnumuzun ucundaki güzelliklerin farkında mıyız? Yoksa zanlarımızın esiri olarak mı yaşamaktayız?

 

Sorular, sorular…
Cevapları sizde saklı…
Benim içinse bu cennet vatanda AŞKla yaşanmalı!

Zanlarımızdan özgürleşip hakikati görebilmek, kıymet bilerek AŞKla yaşamamız dileğiyle🙏💞

Kısacası; arkadaşlar kaldığım yerden değil, yolculuğumun zenginleştirdiği, yepyeni bir bilinçten işime, gücüme devam ediyorum. Şimdilik İstanbul’dayım ama gezmeyi çok seviyorum. ‘’Ben zamanı’’ tatilleriyle de işimi gezerek de yapabiliyorum 🙂 çok şükür
Görüşmek, çalışmak, katılmak isterseniz arayın, yazın lütfen.
Ben buradayım 🙋🏻
Bu yazımı da herkes kendi algısına göre yorumlayacak 🙂 olsun, “Olan güzeldir”

 

21-25 Mayıs 2017 Antalya’dan Likya Yolu 4 gece 5 gün

10-17 Haziran Bodrum’dan Mavi Yolculuk 7 gece

Yolculuklar buluşturur gönülleri AŞKla💞
21-25 Mayıs 4 gece – 5 gün Antalya’dan Likya Yolu’nu yürüyerek ‘’Ben zamanı’’ yaratmak isteyenler davetlidir. Her yolculuk hem kendine hem doğaya yaklaştırır, yakınlaştırır. Hande Akın ile anda ve akışta gerçekleşecek çalışmalarla bu yolculuk kendinize hediye olsun😉 detaylar, sorularınız ve ödeme seçenekleri için yazabilirsiniz.

likya

10-17 Haziran Bodrum Mavi Yolculuk

Her yolculukta insan ÖZüne yürür. Yürüdükçe insan keşfeder kendini, içindeki “BEN”leri… ve Yunus’un dediği gibi bir “BEN” var benden içeri…
Kendinizle tanışmaya, değişime, dönüşüme niyetliyseniz yepyeni bir hayat istiyorsanız kendinizle ve ilahi akışın sürprizleriyle mavi yolculukta buluşalım. AŞK’a GELin…
Hande Akın ile farkındalık sohbetleri, meditasyonlar, REGRESYON, EFT, çalışmaları ve doğanın eşsiz şifasıyla BİRleşmeye davetlisin. Bir taraf MAVİ bir taraf YEŞİL…
Kalpten bir hissediş, içsel bir çekiliş varsa yerin hazır! 10 Haziran Cumartesi 11.00’de Bodrum Seagarden’dan hareket edecek teknede 6 kabin bulunmaktadır. Toplam 10 kişi olarak yapılan bu yolculukta Hande Akın çalışmalarıyla ÖZden geleni paylaşıyor. Her bir katılımcı için bükülmez bir gelişim niyeti, içsel yolculuğun tatlı heyacanı ve gerekli maddi koşulları sağlamak yeterlidir 🙂

IMG_3904

 



0:00
0:00